The Greatest Love OST-Destiny
-Jun Woo? Biraz sakin -
-Ne sakini ya! Kızın bana herkesin ortasında ne yaptığını görmedin mi?!! Bana bağırdı, bana, B-A-N-A!!
-Eminim sadece kötü anına denk gelmiştir-
-KÖTÜ MÜ? BANANE YA GÖRMEDİN Mİ BANA BAĞIRDI!! TÜM OKUL DALGA GEÇECEK ŞİMDİ BENİMLE!
-Yok canım, o kadarı yemez dalga falan geçemezler, diyerek araya girdi Kang Jun.
-KANG JUN SEN ZATEN SUS!! Kızın gitmesine izin verdin ya!!
-A sahi, sen onu nereden tanıyorsun Kang Jun? diye sordu Mae Jin. Kang Jun eliyle ensesini sıvazlarken biraz uflanarak cevap verdi;
-O.. Şey, o benim.. Mae Jin'in suratına muzip bir ifade yerleşti;
-Yoksa, elinden geçirdiğin kızlardan mı? Veya.. Eski sevgilin mi?
-NE ELDEN GEÇİRMESİ!! ESKİ SEVGİLİM FALAN DEĞİL!
-Tamam ya sakin ol ne dedik sanki...
-Şey o benim.. Kuzenim.. Hani diyordum ya amcam Amerika'da, arada yazları orada geçiriyorum falan diye, oradaki kuzenim işte-
-Hani şu çok güzel falan dediğin?! dedi Jun Woo. Besbelli afallamıştı.
-E-evet
-YA!! NE GÜZELİ BE!! YARATIK GİBİYDİ BİR KERE!
-Hoop, kuzenime yaratık gibi falan deme. Mae Jin;
-Yani Jun Woo sen de abarttın, bence yaratık gibi falan değildi. Bacaklarını görmedin mi?
-YA! Kuzenimin bacaklarıyla ilgili konuşma!
-İyi be...
Kang Jun Woo depodaki eşyaları rahat bırakıp Kang Jun'la Mae Jin'in oturduğu kanepenin karşısına geçti.
-Şimdi bak, sakin olmaya çalışıyorum, ama ... Kuzenin olması şu an çok umrumda değil desem kabalık etmiş olur muyum?
Kang Jun ters bir bakış attı.
-Evet.
-Ama sen de biliyorsun, hatalı olan o! Önce gelip pantolonumu mahvetti, sonra özür dilemesi gereken yerde bana bağırdı çağırdı.
-Eminim onun da bir açıklaması vardır. Rae Na bu kadar sinirli bir kız değildir, hem sen de az değildin. Kız sana halledeceğini söylemişt-
-YA BANA BAĞIRDI!
-SEN DE ONA BAĞIRDIN!! ŞU AN DA BİZE BAĞIRIYORSUN!!
-Tamam, tamam, sakinim. Ama bak söylüyorum, git o kuzeninle konuş benden özür dilesin.
-Onunla konuşmaya gitmem lazım zaten, bugün geleceğini bile bilmiyordum. Ama yine de sen de yumuşa biraz. Çok kaba davrandın.
-Kang Jun... Bak yine sinirleniyorum...
-Neyse ne, hadi sınıfa çıkalım artık, derse geç kalıyoruz, dedi Mae Jin ve Junwoo'nun kuruyan pantolonunu uzattı.
Beraber spor salonunun çoğu öğrencinin habersiz olduğu deposundan çıkarlarken Kang Jun'un telefonu çaldı.
-Efendim baba.
-Ah Kang Jun, dün söylemeyi unutmuşum Rae Na bugün geliyor, hatta belki gelmiştir de.
-Geldi geldi....
-A, karşılaştınız mı?
-Şey, pek karşılaşmak denemez, neyse bunu söylemek için mi aradın?
-Yok bir de, müdürden Rae Na'nın sizin sınıfa alınmasını rica ettim. Kang Jun oğlum bak amcanın durumunu biliyorsun zavallı buraya gelmek zorunda kaldı ama Rae Na ondan daha berbat durumda. Kızcağızın tüm düzeni alt üst oldu, Korece'si bile yeterli değil ama buraya alışmak zorunda. Ona biraz yardımcı ol diyecektim.
-Bir dakika-Rae Na bizim sınıfa mı kaydoldu??
-E-evet, ne oldu? Ne bileyim, tanıdığı bir sen varsın, yardımcı olursun diye düşünmüştüm.
-Tabi tabi.. Neyse benim derse yetişmem lazım kapıyorum.
Kang Jun yardımcı olurdu olmasına da Jun Woo için aynı şeyi söyleyemezdi, şimdi bir de aynı sınıfta olduklarını öğrenince kuduracaktı kesin. En iyisi söylememek, diye düşündü Kang Jun. Nasılsa sınıfa girince görecekti, şimdiden kudurtmanın bir anlamı yoktu.
***
Sınıfa girdiklerinde Rae Na daha gelmemişti. Kang Jun ve Mae Jin en arkadaki sıralarına geçerken Jun Woo da her zamanki gibi önlerine geçti. Jun Woo:
-Herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum. Kang Jun:
-Herkes sana bakıyor zaten. Bahse girerim pantolonu nasıl temizlediğini merak ediyorlar. Bak senin saesangler gelmişler, kapıdalar. Kesin olayı kaçırdıklarına yanıyorlardır, veya sen pantolonu temizlemek için çıkardığında yanında olmadıklarına. İlginçler gerçekten.
-Ya Kang Jun-ah, sussana bi, diye fısıldadı Mae Jin. Jun Woo sinirle arkasına döndü:
-Senin o kuzenini elime geçirince PAR-ÇA-LA-YA-CA-ĞIM. Mae Jin:
-Sakin ol, az sonra kantine inip Kang Jun'un bir kaç kızla grup yaptığına dair dedikodu çıkarırım, senin skandalın yerine bu bomba gibi düşer, öğleden sonraya unutmuş olurlar.
-Hep beni kullanın zaten hep beni, diye söylenen Kang Jun, Mae Jin'in sinirle ona baktığını görünce sustu.
Bir kaç dakika sonra öğretmen arkasında Rae Na'yla beraber sınıfa girdi. Jun Woo o sırada başını sıraya koymuş uyumaya çalışmakla meşgul olduğundan bunu farketmedi bile.
-Günaydın. Sizi yeni arkadaşınızla tanıştırayım, kendini tanıt. Rae Na şaşkın şaşkın öğretmene baktı.
-Nasıl tanıtayım?
-Doğru, tabi, bilmiyorsun büyük ihtimalle. Mesela, selam ver, adını söyle. Eklemek istediğin bir şey olursa da çekinme.
-Ah, peki. Merhaba, ben Park Rae Na, dedi ve bir şey eklemeden kısaca kestirip attı Rae Na.
Park Rae Na ismini duyan Jun Woo hızla kafasını kaldırıp tahtanın yanında öğretmene bakan Rae Na'yı gördü. Sinirle yumruklarını sıktı. Bir de aynı sınıfa mı düşmüşlerdi?!
-Tamam, bakalım.. Sınıfta başka yer olmadığına göre Kang Jun Woo'nun yanına geçebilirsin, diyerek eliyle Jun Woo'yu işaret eden öğretmene inanamayan gözlerle baktı Rae Na. Bu uyuzla aynı sınıfa mı düşmüştü?!
-Ama.. Şey.. Başka...
Kang Jun öne atıldı.
-Saem! Şey, bilmiyorum duydunuz mu, Rae Na benim kuzenim, isterseniz ben Jun Woo'yla yer değiştireyim, hani beraber oturursak Rae Na daha kolay adapte olur
Rae Na heyecanla kafasını salladı. Öğretmen tam konuşmak üzereyken Jun Woo:
-Yoo, neden, benimle otursun. Ben de yardımcı olurum onun adapte olmasına.
Kim bilir Jun Woo'nun aklından neler geçiyordu. Kang Jun bir süre şaşkın şaşkın bakarken öğretmen bunun Jun Woo'nun imajı için de çok yararlı olabileceğini düşünüyordu. Okullarındaki top star yeni öğrenciye eşlik ediyor..
-Bence de, Kang Jun, hiç yerini değiştirme. Rae Na, sen de hadi Jun Woo'nun yanına geç.
Rae Na itiraz edemeden gidip Jun Woo'nun yanına oturdu. Sınıfta özellikle Jun Woo'nun fanlarının fısıltıları yükselirken Jun Woo Rae Na'nın kulağına eğildi:
-Tenefüste görüşeceğiz, değil mi?
Jun Woo piç piç gülerken Rae Na duymamış gibi yaptı.
***
(solda) Jung Min Sup - Jung Min Hye (sağda)
Kim Gun Mo - Oh La La
(My Girlfriend is a Gumiho OST)
-Nasıl ya, kız bildiğin Jun Woo'ya bağırmış mı ahahahahahahaahahah
-Ya Min Sup, gülmesene, zavallı Jun Woo nasıl üzülmüştür şimdi, dedi Min Hye.
-Manyak mısın nesin ne üzülmesi, hak etmiş şerefsiz, ne diye bağırıyor kıza herkesin ortasında ahahahhahaha.
Hye Na'nın geldiğini görünce Min Hye o tarafa döndü:
-Ya Hye Na, şu sümsüğe bir şey söyle, gülüp duruyor sinirlerimi bozuyor
-Noldu neye gülüyor ki?
-Hani şu sabahki olay, kızın teki Jun Woo'ya bağırmış rezil etmiş ya ahahahahaha, diye karşılık verdi Min Sup. Hye Na:
-Haa onu diyorsunuz. O kız bizim sınıfa kaydolmuş. Min Hye:
-Oha, oppa nasıl da sinirlidir şimdi! Min Sup:
-Ne oppası ya, çocuk yan sınıfta ya aynı yaştasınız ne her gördüğüm yakışıklıya oppa oppa diye sarıyorsun ki?
-Bir defa o herhangi bir yakışıklı değil, aramızda en fazla 10 metrenin olduğu bir yakışıklı. Biraz akılan be Min Sup, eğer bu kadar yakınında bir idol görürsen üstüne atlamalısın. Hye Na:
-Bana Jun Woo'dan çok Kang Jun'un üstüne atlamak istiyormuşsun gibi geliyor.
-Ne Kang Jun'u be? Ne yapayım ben o playboyu?!
Min Sup kardeşinin Kang Jun'a karşı pek de boş olmadığını biliyordu ama üstelerlerse iyice inkar edeceğinin de farkındaydı. Konuyu değiştirmeye çalıştı:
-Hye Na, o kız diyordun, sizin sınıfa mı kaydolmuş cidden?
-Evet, ismi Rae Na. Kang Jun'un kuzeniymiş. Min Hye heyecanla atladı:
-NEEY? Kuzeni miymiş?!
-Evet, hatta Rae Na'yı kendi yanına oturtmaya çalıştı. Biliyorsunuz aslında Jun Woo, Mae Jin ve Kang Jun'un önünde tek başına oturuyor. Hoca da dedi ki tek boş yer orası Jun Woo'nun yanına geç. Kang Jun da Jun Woo'yla yer değiştirmek istedi ama Jun Woo izin vermedi, ben otururum dedi
-NAPTI NAPTI? Bir dakika, şimdi, kız, Kang Jun'un kuzeni olduğu için mi kendine bu kadar güveniyormuş da Jun Woo'ya sataşmış? dedi Min Hye.
-Orası daha ilginç. Galiba kız Junwoo'nun kim olduğunu bilmiyor. Min Hye:
-Hadi canım, nasıl bilmez, Jun Woo o, koskoca Kang Jun Woo.
-Ne bileyim. Kız zaten Amerika'dan geliyor. Kang Jun da bugün geleceğini bilmiyormuş, sabahki o karmaşada karşılaşmışlar. Min Sup:
-Ya uf bizene? Min Hye:
-Kızım manyak mısın ne demek bizene? Oppalar elden gidiyor ya nereden çıktı ki bu kız v.v
-Belki o kadar da kötü birisi değildir. Hye Na:
-Zaten kötü bir kıza benzemiyor. Sınıf başkanı bugün bir tane daha sıra getirecekmiş sınıfa. Aslında, sırasını benimkinin yanına koysun diye düşünüyorum.
-Neden?
-Dong Joo'yu biliyorsunuz değil mi, yanımda oturan çocuk.
-Ha hani şu şişman, gözlüklü olan.
-Evet o , iki gündür onu bacaklarıma bakarken yakalıyorum. Acayip rahatsızlık verici. O gitsin arkada tek otursun Rae Na da benim yanıma geçsin. Min Sup:
-O değil de.. Sizce de olanlar Monstar'daki olaylara benzemiyor mu? Min Hye:
-Yaa! Saçmalama, her olanı da saçma sapan dizilerine bağlama lütfen!
-İyi be, ne kızıyorsun? Hye Na, Jun Woo'nun fanları ne yapıyor?
-Ne yapacaklar, kimisi kapıya kimisi cama tünemiş hasetlerinden kuduruyorlar. Ben sınıftan çıkarken Rae Na Kang Jun'a onların kim olduğunu soruyordu. Diyorum ya kızın daha Jun Woo'nun kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yok. Min Hye:
-ya, biz de gidelim mi?
-Nereye?
-Senin sınıfına işte. Hadi hadi acayip merak ediyorum oranın durumunu. Sizin sınıfta oturalım. Kalkın kalkın.
***
Kim Young Min - Cellogic
(Boys Over Flowers OST)
Rae Na yan yan kapıda birbirini ittirip duran kızlara baktı. Hemen yanındaki Jun Woo'ysa sanki yemin etmiş gibi çakılıp kalmıştı o sandalyeye, bir türlü kalkıp gitmiyordu ki Rae Na rahat rahat başını koyup uyusun. Kang Jun önündeki masaya oturup sandalyesini ters çevirdi.
-Eee Rae Na, nasıl gidiyor? Bugün geleceğini bilsem biraz daha hazırlıklı olurdum.
-Mesela arkadaşlarının çenesini bağlayabilirdin değil mi?
Jun Woo ters bir bakış attı ama Rae Na yine umursamadı.
-Neyse. Yalnız Kang Jun.. Şeyi soracaktım.. eliyle kapıdaki kızları işaret etti, Bu kızların derdi ne?
-A onlar, Jun Woo'nun fanları.
-Fanları mı? Ne fanı be manyak mısınız okulda fan mı olurmuş? Hayır ortamı soğuttukları falan da yok ki..
-Espri yapmaya çalışma Rae Na, okulla alakası yok ki. Fan işte, hani ELF'ler, Shawol'lar gibi.
-Bu çocuğun niye o tarz fanları var ki??
Jun Woo sinirle öne doğru eğildi ve kendini tutamayarak bağırdı:
-Çünkü ben bir idolüm idol anladın mı! Yok canım, sende nerede o beyin? Rae Na da bağırarak karşılık verdi:
-Ne bağırıyorsun be! Aman canım, Kore'de ünlenmek de ne kolaymış, senin gibi sümüklüyü bile yıldız yaptıklarına göre!
Fanlar bağrışmayı ve özellikle Rae Na'nın son söylediklerini duyunca daha da fazla kudurdular ve sınıfa girmeye çalıştılar. O sırada Min Sup'un sesi duyuldu:
-YAA!! ÇEKİLSENİZE BE ŞURDAN! HAYIR SINIFA GİRECEKSENİZ GİRİN GİRMEYECEKSENİZ DEFOLUN GİDİN BİZİM DE YOLUMUZU KESMEYİN! ALLAH ALLAH YA!!
Hye Na Min Sup'un kolundan tuttu ve kulağına fısıldadı.
-Ne huysuzlanıyorsun ya gireriz şimdi..
Fanlar yolu açıp Hye Na, Min Hye ve Min Sup'un geçmesine izin verdiler ama koridoru da boşaltmayıp sınıfın içini izlemeye devam ettiler. Min Sup sinirle geçip Hye Na'nın sandalyesine oturdu. Kang Jun:
-Hye Na! Ben de seni arıyordum, derste söylemiştim, Rae Na benim kuzenim, şey diyordum, ona biraz okulu falan gezdirseniz- Rae Na:
-Çocuk muyum ben ya? Hye Na:
-Tabi, olur.
Hye Na yanına gidip Rae Na'ya elini uzattı.
-Ben Song Hye Na. Bunlar da, ikizleri göstererek, Jung Min Hye ve Jung Min Sup. Yan sınıftanlar. Kang Jun az biraz patavatsızdır ama çocuk gibi davrandığı yok sana. (Rae Na'nın kulağına eğilerek fısıldadı) Bence senden korkuyor, senden ve gidip yine Jun Woo'yla dalaşmandan. Çok iyi yapmışsın bugün. Bence Kang Jun'u daha fazla korkutma, hadi dışarı çıkalım.
Rae Na gülümseyerek başıyla onayladı. Kalkarken Jun Woo'ya ters bakışlar atmayı da ihmal etmedi tabiki.
***
P!nk - Love Song
-Voa, cidden Amerika'da mı yaşıyordun şimdiye kadar?
-Eh, Korece'yi bir türlü düzgün konuşamamamdan anlaşılmıyor mu?
-Yok ya, bence gayet de beceriyorsun. Ama var ya Rae Na, suratın çok tanıdık geliyor bana. Daha önce hiç Kore'ye gelmediğine emin misin?
-Yoo, gerçekten ilk defa geliyorum, hiç ziyaret etmedim daha önce burayı. Hye Na:
-Annen mi Koreliydi baban mı?
-Babam. Aslında annem de baba tarafından Koreliymiş ama Amerika'da doğup büyümüş, ama o benden de beterdi, Korece'yi bile konuşamıyordu.
-O zaman onun için daha zor olmuştur buraya gelmek. Rae Na sessizce cevap verdi:
-O buraya, gelmedi, aslında, şey, onun da gelmesini isterdim tabi ki ama bu saatten sonra mümkün değil.
-Neden ki?
-Şey.. 6 yıl önce vefat etti çünkü. Hye Na kızardı:
-Ben.. Özür dilerim hiç aklıma gelmedi-
-Yoo sorun değil, hep aynı açıklamayı yapıyorum zaten. Senin sorduğun iyi oldu. Rae Na'nın gülümsemesine Hye Na da karşılık verdi.
Rae Na banka iyice yaslanıp gerindi. İlk günden arkadaş bulmanın bu kadar kolay olacağını tahmin etmemişti. Gülümseyerek gözlerini gökyüzüne dikti. Annesi oralarda bir yerde olmalıydı, değil mi?
Bruno Mars-Today My Life Begins
- Onew gifi beni benden aldı :D -
YanıtlaSilBu bölümde bulunmaktayım mutluyum dlgjdflgjdfkhj sanki benim karakterim rae na'ya uyuz kaptı :D neyse onew'le akraba ise benim için no problem XDD HEMEN 3.BÖLÜMÜ YAZMAN DİLEĞİYLE FİGHTİNG!!
auhauah biliyosun senin karakterin ve rae na'ya ilginç bi geçmiş planladığımı XDXD onew gifini özenle bulup senin için yerleştirdim zira orada aklımda Kang Jun'un yaptığı karizmatik hareketle alakası bile yok :D 3.bölüm de geliyor bakalım ama ne zaman? :(
YanıtlaSil