Annyong!! Ben Bahar Zeynep'in çatlak ikizi... Bu bölümü ben yazdım umarım beğenirsiniz
Bir sonraki bölüm iki hikayenin karakterlerinin tam anlamıyla birbirine girdiği Star Crash olacak, umarız bu bölümü beğenirsiniz ^^
"Onlar yan sınıfta"
"Min hye'yla Min Sup'un sınıfı değil mi orası!?"
Jun Woo pis pis sırıttı. Neden oraya gittiklerini az çok biliyordu. Kendi onlara gülüyordu ama onun durumu farklı mıydı ki? Rae Na'nın peşinden ayrıldığı yoktu. Hocanın içeri girmesiyle Kang Jun ve Maejin içeri girmişti. Hoca onlara bir daha geç kalmamalarını söyleyerek yerine oturttu.
"Heey! Mae Jin! Tenefüste Basket maçı yapalım mı? Sizi üçünüz biz üçümüz." Sınıfın en uzun boylusu hemde sportifi Young Chan Mae Jin, Kang Jun ve JunWoo üçlüsünü aşağıya çağırmıştı. JunWoo, Rae Na'nın sınıfta tek oturduğunu gördü ve; "Ben oynamıcam. Benim yerime başka adam bulun." dedi.
"Yaa! Nazlanma işte! Üçümüz şunlara derslerini verelim! Hem Rae Na'da gelir dimi Rae Nasshi?"
Kang Jun yalvarırcasına Rae Na'ya baktı.
Min Hye, Min Sup ve Hye Na, Rae Na'ların sınıfa gelmişti. Min Hye heycanla atıldı;
"Basketbol maçı mııı?"
Okulda tüm kızlar sahanın etrafına toplanmıştı. Bazıları JunWoo diye bazıları MaeJin diye bazılarıda KangJun için tezahürat yapıyordu.
Min Hye ve Min Sup ikizler ise herzamanki gibiydi. Min Hye'da eşlik ediyordu Min Sup ise onu sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu.
"Sakin olur musun? Bu sadece okul maçı?"
"Yaaa! Olsun onlar bizim arkadaşımız ve tezahürat yapmak istiyorum."
"Arkadaş olduğuna emin misin? Kang Jun gömleğini çıkarınca nasıl baktığını görmedim mi sanıyosun?"
"Ha? ahahaahah bana diyene bak!? Bileğin sözde incinmiş ama Mae Jin basket atınca ayağa zıpladın?"
"O-o sadece bir tepkiydi. Ayağım hala şiş!"
"Haaa! Anlıyorum! Tabi!"
O anda yanlarına Tae jun oturmuştu.
"Napıyorsunuz?"
Min Hye yanına oturanın Tae Jun olduğunu farkedince oflayarak cevap verdi;
"Çocukların maçını izliyoruz."
"Min Hye hala benle konuşmuyor musun? Kendimi affettirmek için daha ne yapabilirim? Bir ipucu?"
Min Hye göz ucuyla Tae Jun'a baktı. Evet hala onu seviyodu ama onu fazlasıyla kırmıştı. Kaç kere aramalarına dönmemişti. Onu biraz daha süründürmenin eğlenceli olacağını düşündü ve imkansız bir şey istemeyi düşündü.
"Tamam. Hmm... Eğer bize musicbank bileti bulursan ve hmm.. sahne arkasına sokup ordaki idollerle tanıştırırsan seni affetmeyi birazcık düşünebilirim."
"Min Hye, bu dediğini yapacağını sanıyosan yanılıyosun. Musicbank biletini bulamaz bulsa bile sahne arkasına geçemeyiz bunun farkındasın dimi?"
Min Hye, planı az kala belli eden Min Sup'un koluna dirsek attı.
"Bu kadar mı yani?" Tae Jun'un cevabını hepsini şaşırmıştı. Oysa bu Tae Jun için kolay bir şeydi.
"Yani uzayabilirde.. Bilmiyorum."
"Hayır. Bunu yaparsam barışmış olucaz anlamam başka bir şey."
O anda terlemiş bir gömlek Tae Jun'un suratına geldi. Bunu atan tabikide Kang Jun'du.
"Min Hye, bu gene seni rahatsız mı ediyor?"
"Min Sup beni izledin mi? Nasıldım?"
"Gayet iyiydin MaeJin.. Neyse ben kitabımı sınıfta unutmuşum. Gitmem gerekiyo." Minsup zarzor kalktı.
"N-Ne barışması. Min Hye?" diye atıldı Kang Jun.
"Şey, ben onu sonra anlatırım sana, gidip Min Sup'a bakmam gerekiyo." diye koşar adım yukarı çıktı. Min Hye'ın amacı barışmak değildi ki. Sadece o çok istediği Musicbanka gitmekti ve bu planını Kang Jun'a anlatarak mahvetmek istemiyordu.
"Hey, Min Hye beni bek-" "Sen orda dur bakalım. Neler oluyor? Siz tekrardan sevgili mi oldunuz?" Kang Jun belli ki her şeyi en başından beri yanlış anlamıştı. Fırsat bilen Taejun doğrusunu açıklamak yerine sinsice;
"Ha?Kim? Benle Min Hye mı? A..aslında evet. Neden?" Beyninden vurulmuşa dönen Kang jun'u junwoo farkedip tutmasaydı, Tae jun bırak okulda kalmayı, Musicbank'a gidecek hali kalmayacaktı. Aynı zamanda Min Hye'da ikizine yetişmiş ve onu merdivende yakalamıştı. Min Sup sekerek yukarı çıkınca Min Hye sinirle;
"Sana 53454424154542. kez söyledim. Bileğin hala kötü bi durumda...yardımsız çıkma şu merdivenleri!" "Napayım? Yukarı çıkıp ders notlarına bakmam lazım."
O anda Maejin orda biterek;
"Sanırım sana ben yardımcı olabilirim." dedi ve Min Sup'u kucaklayarak merdivenleri çıkmaya başladı. "Ahh! Erkek dediğin böyle olacak!! Helal Mae jinsshi!!" diye bağırdı Hye Na. Onlara bakan Junwoo, Kangjun ve Tae jun bozulmuşa benziyordu.
"Benim bileğim bu halde olsa, üstüne Junwoo bir tekme daha atar" dedi Rae Na alaylı bir şekilde. Jun Woo ise zaten ona karşı hassas bi dönemindeyken böle demesine uyuz kapmıştı.'yaaa öle mi?' diye geçirdi içinden ve;
"Otobüste sapıklardan korurken seni, hiç te öyle demiyordun." Rae Na ona kusar gibi baktı.. Oysa Min Hye ve Hye Na etkilenmişe benziyorlardı.
"Jun Woo! Aynı Brilliant Legacy'deki Hwan gibisin." dedi heyecanla Min Hye. Jun Woo egosunu tatmin etmişti sonunda. Tae jun ise Min Hye böyle etkilenmiş görünce hemen atıldı.
"Min Hye, küçükken seni bisikletin altından kurtarmıştım, hatırlıyorsun dimi?" Kısa bir sessizlik oldu.
"Ha..şey..evet" gözünün ucuylada Kang Jun'un tepkisine bakıyordu. Kang Jun'sa kıpkırmızı olmaya başlamıştı.
"Birazdan seni kim kurtarıcak göstericem sana" diye ağzında geveledi. Bunu hemen yanında duran Jun Woo'dan başka kimse duymamıştı..
"Kang Jun.. Dostum sakin ol.." Jun Woo bu şekil tepki vermeye iznin vardı sanki.. Aynılarını Rae Na'ya yapmıyodun sanki..
Tekrardan kısa bir sessizlik olmuştu.
"Ben sınıfa gidiyorum." dedi Rae Na. Arkasından Min Hye ve Hye Na'da onu takip etmişti. Rae Na'nın kalbinde hala anlamsız bir ağrı vardı, kimseye belli etmedi ve sadece yavaş yavaş yürümekle yetindi. Kang Jun'da onların peşinden gidecekken Jun Woo omzuna dokundu.
"Kang Jun, sen benimle dışarı gel."
//////////////////////
"Anlat bakalım" " Ne anlatayım?" " Min Hye'dan mı hoşlanıyosun?" Kang Jun sahte bi kahkaha atarak. "Bunu nerden çıkardın???" Jun woo kaç senelik arkadaşını tanımıyordu sanki. "Sen bi kıza bu kadar fazla takılmazdın. Yada bu kadar önemsemezdin ama Min Hye'ı birisiyle görsen kavga çıkarıyosun..." "Tae jun onu rahatsız ediyo diye şeetim... Hem peki ya sen? Rae Na'nın peşinden bi dk ayrılmıyosun? Sen de ondan hoşlanıyosun dimi?" "Ne alak-" Mae Jin'in geldiğini görünce cümlesini tamamlayamamıştı.
"Aaa! Centilmen adamlar yanımıza uğrar mıydı?" "Siz hödüksünüz diye bende olacak değilim" "Şuna bak hele. Benim burda bacağım kopsa kıçını kaldırmaz.."
Kang Jun kahkahalarla onları izliyordu. Gerizekalılardı ama onları seviyordu.
"Eee? Sen ne diyorduk. Heh, Rae Na'yı sevdiğini sölüyodun." "Sen de Min Hye'dan hoşlandığını sölüyecektin." Bu ikisinin itiraf etmeyeceğini anlayan Mae Jin araya girerek;
"Ben sanırım Min Sup'tan hoşlanıyorum!!" İki genç Mae Jin'e baktı ve aynı anda;
"ZATEN BİLİYORUZ!!"
Maejin böle tepki vermelerine uyuz olmuştu. Napsın ama hislerini o kadar gizli tutamıyordu.
"Tamam, bende Min Hye'dan hoşlanıyo olabilirim." diye itiraf etti Kang Jun ve ekledi "Ama o şuan Tae Jun'la çıkıyor."
"Gerçekten mi? Ah, üzüldüm dostum." Mae jin, yavaşça Kang Jun'un omzunu sıvazladı. Ama bu durumu Min Sup'a sorup aslını öğrenecekti.
"Peki ya Jun Woo? Seninde bize söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?" Tae jun kaşlarını kaldırarak cevabını bekliyordu. Kararlıydı bu sefer. Ona itiraf ettirecekti.
"Hayır dedim sana. HA-YIR!!!"
"Yaa! Jun Woo!! Neden utanıyosun? Hepimiz söledik işte. Bırak gitsin." Jun woo'da söylemek istiyordu ama olmuyodu işte. Daha kendine bile itiraf edememişti. Aniden ayağa kalktı.
"Ben gidiyorum, birazdan zil çalıcak." "Bu konu kapanmadı." diye bağırdı arkasından Kang Jun. Daha çoook kez açılacaktı.
/////////////////
"SANA İ-NA-NA-MI-YOR-UUUMMM!!!" Min Hye çığlık atarak sınıfa ikizinin yanına koştu. "M-Min S-Sup!! Tae jun baksana ne getirmiişş!!" Min Sup bileğinin ağrısını yoksayarak kafasını yavaşça Min Hye'ın elindeki şeylere çevirdi.
"Şaka yapıyosun!" "Şaka değil!! gerçeek! hemde sahne arkasınada geçebilicez." Min Sup ayağa kalkıp Min Hye'la birlikte zıplamaya başladı. Hye Na ve Rae Na çoktan kapının önünde onları izliyorlardı.
"Kızlar? Neler oluyor? Ve Min Sup ayağın iyileşti mi?"
Min Sup heyecanla ayağının acısını unutmuştu. Rae Na hatırlatınca keskin bi acıyla sırasına oturdu.
"Kııızzzlaaaar!! Tae Jun gerçektendee Musicbank bileti bulmuş hemde hepimiz içinnn!! Üstüne bir de normal bilet değiller, V.I.P. biletler! Kulisleri de gezeceğiz!!!!!!" Hye Na ve Rae Na'da çığlık eşliğinde Min Hye'ın yanına koşarak bilete dokunmak istediler. Min Hye'sa onlara bağırıyordu;
"EĞER O BİLETLERİ YIRTARSANIZ KENDİNİZİ ÖLMÜŞ BİLİN. YAA! HYE NA! İNSAN GİBİ BAAK!!"
"Ohaaaaa! SHINee, SUJU, MBLAQ, FT Island, f(x).." Ağzı bir karış açık konser verecek gruplara bakıyordu.
"Elinizdekiler ne?" Jun woo, Kang Jun ve Maejin'de sınıfa gelmişti. "Musicbank biletleri!!!!" Hye Na biletleri elinde sallıyorken bi tanesini yanlışlıkla yeri düşürdü. Min Hye adeta bir kaplan gibi;
"YAAAAAAAAAAA! HYEE NAAAAA! CANINA MI SUSADIIINNN!" Hye Na tırsmış bir şekilde yerden düşen bileti aldı ve diğer biletlerle Min Hye'a verdi. Gözlerindeki korkuyu anlatacak kelime yoktu.
" Ve sizde geliyosunuz." dedi Rae Na ekleyerek.
"Tamam da nerden buldunuz? Yani bilet bulmak zordur.." arkadan gelen sese yöneldi herkes.
"Ben buldum Min Hye istediği için..." dedi Tae jun onlara yaklaşarak. "Ş-Şey evet.." Min Hye gözünün ucuyla Kang Jun'a baktı. "Barıştık mı Min Hye? Barışcağımızı sölemiştin?" Min Hye dediğini hatırladı.
"Barışırım demedim düşüneceğim dedim..." "Min Hye barış işte.. Daha ne diretiyosun.." Min Sup ikizinin şımarıklılığına göz yumamazdı. Musicbank bileti getiren herkes onun için dokunanamazdı.Ve Tae jun ona bileti getirmişti.. Tae jun'un menajeri onu çağırmasıyla ortamdaki sessizlik bozuldu.
"Bi dakka? Siz daha barışmadınız mı?" Mae Jin sormuştu. "Ne? Hayır..." Kang jun bu cevabı duymasıyla lafa girmesi bir olmuştu. "Ama Tae jun bana sevgili olduğunuzu söyledi." Min Hye'ın gözleri yuvasından çıkacak kadar açılmıştı.
"Öle bişi yok? Hem neden onla sevgili olayım ki?" "Önceden çıkmıştınız yani ne bilim.." "Ne çıkması? O sadece bizim çocukluk arkadaşımız." Min Sup yanlış anlamayı çözmesi umuduyla açıklama yapmıştı. "......." Kang jun içten içe sırıtacaktı ama dudaklarını birbirine bastırdı. Ama şunu biliyordu ki Tae jun bi dayağı hakediyodu.
"Burda dizi mi çekiyonuz yaa? Ben sınıfa gidiyorum." "Rae Na beni bekle sana bişi söylicem." Jun Woo ve Rae Na sınıftan çıkmış kendi sınıftlarına doğru ilerliyorlardı.
"Beklesene dedim." "Efendim?" "Mubank'a gidecek misin?" "Gitmeyi düşünüyorum. Eğlenceli olur yani..." "Tamam babama birlikte gidiyoruz diyelim hem izin alması kolay olur." Rae Na gözlerini kısarak Jun Woo'ya baktı. Bu neydi şimdi?
"Pekala..." "Tamam..Hadi sınıfa gidelim.." ve sınıfa doğru ilerlemeye devam ettiler.
Bir sonraki bölüm iki hikayenin karakterlerinin tam anlamıyla birbirine girdiği Star Crash olacak, umarız bu bölümü beğenirsiniz ^^
=Junwoo'nun Ağzından=
Uzun bir günün ardından.. Kendimi yatağa attığım için tanrıya şükürlerimi sunuyordum. Bazen diyorum ki neden bu eve taşındım ki. Ben böle değildim. Abim Jun Se ile aynı yerde kalmak..
Öyleyse hala neden burdaydım. Bir nedeni var mıydı? Kendi kendime konuştuğumu kendimi uyumaya zorladığım dakikalarda anladım. Gözlerimi sıktım uyumak için. Uyumak istiyordum ve aklımda oluşan sorulara cevap vermemek için karanlığın tatlı huzuruna bırakmak istiyordum kendimi. Dışardan kibirli, kendini beğenmiş ve kimseye karşı duyarlı biri değil gibi gözüküyorum. Evet öle biriyim ama o zaman neden görüntüsü hala gözümün önünde. Park Rae Na. Uyusam bile beynimde ismi dönüp duruyordu. Hayır neden yani? Bana saygı duymayan, her lafıma negatif cevap veren bir kız neden aklımda? Git başımdaan!!
Uyandığımda terlerim alnımdan aktığını hissettim.
"Noluyo ya? Sadece rüyaydı. Delirmiyorsun!"
Yatakta doğruldum ve yere bakarak 10 Dakikamı geçirdim. Kapıya doğru ilerleyip kapıya açtım. Açmamla tuvalete doğru ilerleyen Rae Na'yı gördüm.
"HAAAASS... Napıyosun hayalet gibi kapımın önünde!!"
"Noluyooo beee! Sabah sabah! Belanı benden bulma!"
"Yaaa! Park Rae na!!!"
Aynı anda durup tuvalet kapısına baktık. Hayırr! Bu sabah tuvalet benimdi.
"Heeey dur!"
"Sen dur asılll!!!"
İkimizde kapıya vardığımızda kapının kilitli olduğunu gördük. Belli ki bizden önce biri çoktan kalkmıştı. "JUN SEEEE HYUNG/OPPAAA!!!"
=YAZARDAN=
Rae na ve jun woo okula varmışladı. Rae na önde yürüyordu, jun woo'da arkadan onu takip ediyordu. Her ne kadar 'bekleee' diye yırtınsada.
"yaaa! Bekleseneee! Sanki atlı kovalıyo!"
"Aynı anda okula girsek nolucak?"
"Aynı anda? Ben o yüzden yırtınmıyorum ki!! Benle takılıpta popüleriteni artırmak istersin diye şeettim."
RaeNa iç geçirdi. Junwoo hiç bi zaman akıllanmayacaktı. Gözleri devirerek yürümeye devam etti. Sınıfa vardıklarında Hye Na'yla selamlaştılar. Rae Na tam sırasına doğru giderken bir anda göğsüne giren bir acıyla duraklayıp yandaki sıraya tutundu. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Hye Na'dan başka kimse fark etmemişti.
Uzun bir günün ardından.. Kendimi yatağa attığım için tanrıya şükürlerimi sunuyordum. Bazen diyorum ki neden bu eve taşındım ki. Ben böle değildim. Abim Jun Se ile aynı yerde kalmak..
Öyleyse hala neden burdaydım. Bir nedeni var mıydı? Kendi kendime konuştuğumu kendimi uyumaya zorladığım dakikalarda anladım. Gözlerimi sıktım uyumak için. Uyumak istiyordum ve aklımda oluşan sorulara cevap vermemek için karanlığın tatlı huzuruna bırakmak istiyordum kendimi. Dışardan kibirli, kendini beğenmiş ve kimseye karşı duyarlı biri değil gibi gözüküyorum. Evet öle biriyim ama o zaman neden görüntüsü hala gözümün önünde. Park Rae Na. Uyusam bile beynimde ismi dönüp duruyordu. Hayır neden yani? Bana saygı duymayan, her lafıma negatif cevap veren bir kız neden aklımda? Git başımdaan!!
Uyandığımda terlerim alnımdan aktığını hissettim.
"Noluyo ya? Sadece rüyaydı. Delirmiyorsun!"
Yatakta doğruldum ve yere bakarak 10 Dakikamı geçirdim. Kapıya doğru ilerleyip kapıya açtım. Açmamla tuvalete doğru ilerleyen Rae Na'yı gördüm.
"HAAAASS... Napıyosun hayalet gibi kapımın önünde!!"
"Noluyooo beee! Sabah sabah! Belanı benden bulma!"
"Yaaa! Park Rae na!!!"
Aynı anda durup tuvalet kapısına baktık. Hayırr! Bu sabah tuvalet benimdi.
"Heeey dur!"
"Sen dur asılll!!!"
İkimizde kapıya vardığımızda kapının kilitli olduğunu gördük. Belli ki bizden önce biri çoktan kalkmıştı. "JUN SEEEE HYUNG/OPPAAA!!!"
=YAZARDAN=
Rae na ve jun woo okula varmışladı. Rae na önde yürüyordu, jun woo'da arkadan onu takip ediyordu. Her ne kadar 'bekleee' diye yırtınsada.
"yaaa! Bekleseneee! Sanki atlı kovalıyo!"
"Aynı anda okula girsek nolucak?"
"Aynı anda? Ben o yüzden yırtınmıyorum ki!! Benle takılıpta popüleriteni artırmak istersin diye şeettim."
RaeNa iç geçirdi. Junwoo hiç bi zaman akıllanmayacaktı. Gözleri devirerek yürümeye devam etti. Sınıfa vardıklarında Hye Na'yla selamlaştılar. Rae Na tam sırasına doğru giderken bir anda göğsüne giren bir acıyla duraklayıp yandaki sıraya tutundu. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Hye Na'dan başka kimse fark etmemişti.
"Rae Na, iyi misin?"
Yutkunarak başını salladı ."Hı hı, öyle bir an şey oldu işte..." Doğruldu ve sırasına geçti.
Jun Woo Maejin ve Kang Jun'u ilk kez sırasında göremeyince telaşlanmıştı. "Çocuklar nerde? Daha gelmediler mi?"
"Onlar yan sınıfta"
"Min hye'yla Min Sup'un sınıfı değil mi orası!?"
Jun Woo pis pis sırıttı. Neden oraya gittiklerini az çok biliyordu. Kendi onlara gülüyordu ama onun durumu farklı mıydı ki? Rae Na'nın peşinden ayrıldığı yoktu. Hocanın içeri girmesiyle Kang Jun ve Maejin içeri girmişti. Hoca onlara bir daha geç kalmamalarını söyleyerek yerine oturttu.
"Heey! Mae Jin! Tenefüste Basket maçı yapalım mı? Sizi üçünüz biz üçümüz." Sınıfın en uzun boylusu hemde sportifi Young Chan Mae Jin, Kang Jun ve JunWoo üçlüsünü aşağıya çağırmıştı. JunWoo, Rae Na'nın sınıfta tek oturduğunu gördü ve; "Ben oynamıcam. Benim yerime başka adam bulun." dedi.
"Yaa! Nazlanma işte! Üçümüz şunlara derslerini verelim! Hem Rae Na'da gelir dimi Rae Nasshi?"
Kang Jun yalvarırcasına Rae Na'ya baktı.
Min Hye, Min Sup ve Hye Na, Rae Na'ların sınıfa gelmişti. Min Hye heycanla atıldı;
"Basketbol maçı mııı?"
Okulda tüm kızlar sahanın etrafına toplanmıştı. Bazıları JunWoo diye bazıları MaeJin diye bazılarıda KangJun için tezahürat yapıyordu.
Min Hye ve Min Sup ikizler ise herzamanki gibiydi. Min Hye'da eşlik ediyordu Min Sup ise onu sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu.
"Sakin olur musun? Bu sadece okul maçı?"
"Yaaa! Olsun onlar bizim arkadaşımız ve tezahürat yapmak istiyorum."
"Arkadaş olduğuna emin misin? Kang Jun gömleğini çıkarınca nasıl baktığını görmedim mi sanıyosun?"
"Ha? ahahaahah bana diyene bak!? Bileğin sözde incinmiş ama Mae Jin basket atınca ayağa zıpladın?"
"O-o sadece bir tepkiydi. Ayağım hala şiş!"
"Haaa! Anlıyorum! Tabi!"
O anda yanlarına Tae jun oturmuştu.
"Napıyorsunuz?"
Min Hye yanına oturanın Tae Jun olduğunu farkedince oflayarak cevap verdi;
"Çocukların maçını izliyoruz."
"Min Hye hala benle konuşmuyor musun? Kendimi affettirmek için daha ne yapabilirim? Bir ipucu?"
Min Hye göz ucuyla Tae Jun'a baktı. Evet hala onu seviyodu ama onu fazlasıyla kırmıştı. Kaç kere aramalarına dönmemişti. Onu biraz daha süründürmenin eğlenceli olacağını düşündü ve imkansız bir şey istemeyi düşündü.
"Tamam. Hmm... Eğer bize musicbank bileti bulursan ve hmm.. sahne arkasına sokup ordaki idollerle tanıştırırsan seni affetmeyi birazcık düşünebilirim."
"Min Hye, bu dediğini yapacağını sanıyosan yanılıyosun. Musicbank biletini bulamaz bulsa bile sahne arkasına geçemeyiz bunun farkındasın dimi?"
Min Hye, planı az kala belli eden Min Sup'un koluna dirsek attı.
"Bu kadar mı yani?" Tae Jun'un cevabını hepsini şaşırmıştı. Oysa bu Tae Jun için kolay bir şeydi.
"Yani uzayabilirde.. Bilmiyorum."
"Hayır. Bunu yaparsam barışmış olucaz anlamam başka bir şey."
O anda terlemiş bir gömlek Tae Jun'un suratına geldi. Bunu atan tabikide Kang Jun'du.
"Min Hye, bu gene seni rahatsız mı ediyor?"
"Min Sup beni izledin mi? Nasıldım?"
"Gayet iyiydin MaeJin.. Neyse ben kitabımı sınıfta unutmuşum. Gitmem gerekiyo." Minsup zarzor kalktı.
"N-Ne barışması. Min Hye?" diye atıldı Kang Jun.
"Şey, ben onu sonra anlatırım sana, gidip Min Sup'a bakmam gerekiyo." diye koşar adım yukarı çıktı. Min Hye'ın amacı barışmak değildi ki. Sadece o çok istediği Musicbanka gitmekti ve bu planını Kang Jun'a anlatarak mahvetmek istemiyordu.
"Hey, Min Hye beni bek-" "Sen orda dur bakalım. Neler oluyor? Siz tekrardan sevgili mi oldunuz?" Kang Jun belli ki her şeyi en başından beri yanlış anlamıştı. Fırsat bilen Taejun doğrusunu açıklamak yerine sinsice;
"Ha?Kim? Benle Min Hye mı? A..aslında evet. Neden?" Beyninden vurulmuşa dönen Kang jun'u junwoo farkedip tutmasaydı, Tae jun bırak okulda kalmayı, Musicbank'a gidecek hali kalmayacaktı. Aynı zamanda Min Hye'da ikizine yetişmiş ve onu merdivende yakalamıştı. Min Sup sekerek yukarı çıkınca Min Hye sinirle;
"Sana 53454424154542. kez söyledim. Bileğin hala kötü bi durumda...yardımsız çıkma şu merdivenleri!" "Napayım? Yukarı çıkıp ders notlarına bakmam lazım."
O anda Maejin orda biterek;
"Sanırım sana ben yardımcı olabilirim." dedi ve Min Sup'u kucaklayarak merdivenleri çıkmaya başladı. "Ahh! Erkek dediğin böyle olacak!! Helal Mae jinsshi!!" diye bağırdı Hye Na. Onlara bakan Junwoo, Kangjun ve Tae jun bozulmuşa benziyordu.
"Benim bileğim bu halde olsa, üstüne Junwoo bir tekme daha atar" dedi Rae Na alaylı bir şekilde. Jun Woo ise zaten ona karşı hassas bi dönemindeyken böle demesine uyuz kapmıştı.'yaaa öle mi?' diye geçirdi içinden ve;
"Otobüste sapıklardan korurken seni, hiç te öyle demiyordun." Rae Na ona kusar gibi baktı.. Oysa Min Hye ve Hye Na etkilenmişe benziyorlardı.
"Jun Woo! Aynı Brilliant Legacy'deki Hwan gibisin." dedi heyecanla Min Hye. Jun Woo egosunu tatmin etmişti sonunda. Tae jun ise Min Hye böyle etkilenmiş görünce hemen atıldı.
"Min Hye, küçükken seni bisikletin altından kurtarmıştım, hatırlıyorsun dimi?" Kısa bir sessizlik oldu.
"Ha..şey..evet" gözünün ucuylada Kang Jun'un tepkisine bakıyordu. Kang Jun'sa kıpkırmızı olmaya başlamıştı.
"Birazdan seni kim kurtarıcak göstericem sana" diye ağzında geveledi. Bunu hemen yanında duran Jun Woo'dan başka kimse duymamıştı..
"Kang Jun.. Dostum sakin ol.." Jun Woo bu şekil tepki vermeye iznin vardı sanki.. Aynılarını Rae Na'ya yapmıyodun sanki..
Tekrardan kısa bir sessizlik olmuştu.
"Ben sınıfa gidiyorum." dedi Rae Na. Arkasından Min Hye ve Hye Na'da onu takip etmişti. Rae Na'nın kalbinde hala anlamsız bir ağrı vardı, kimseye belli etmedi ve sadece yavaş yavaş yürümekle yetindi. Kang Jun'da onların peşinden gidecekken Jun Woo omzuna dokundu.
"Kang Jun, sen benimle dışarı gel."
//////////////////////
"Anlat bakalım" " Ne anlatayım?" " Min Hye'dan mı hoşlanıyosun?" Kang Jun sahte bi kahkaha atarak. "Bunu nerden çıkardın???" Jun woo kaç senelik arkadaşını tanımıyordu sanki. "Sen bi kıza bu kadar fazla takılmazdın. Yada bu kadar önemsemezdin ama Min Hye'ı birisiyle görsen kavga çıkarıyosun..." "Tae jun onu rahatsız ediyo diye şeetim... Hem peki ya sen? Rae Na'nın peşinden bi dk ayrılmıyosun? Sen de ondan hoşlanıyosun dimi?" "Ne alak-" Mae Jin'in geldiğini görünce cümlesini tamamlayamamıştı.
"Aaa! Centilmen adamlar yanımıza uğrar mıydı?" "Siz hödüksünüz diye bende olacak değilim" "Şuna bak hele. Benim burda bacağım kopsa kıçını kaldırmaz.."
Kang Jun kahkahalarla onları izliyordu. Gerizekalılardı ama onları seviyordu.
"Eee? Sen ne diyorduk. Heh, Rae Na'yı sevdiğini sölüyodun." "Sen de Min Hye'dan hoşlandığını sölüyecektin." Bu ikisinin itiraf etmeyeceğini anlayan Mae Jin araya girerek;
"Ben sanırım Min Sup'tan hoşlanıyorum!!" İki genç Mae Jin'e baktı ve aynı anda;
"ZATEN BİLİYORUZ!!"
Maejin böle tepki vermelerine uyuz olmuştu. Napsın ama hislerini o kadar gizli tutamıyordu.
"Tamam, bende Min Hye'dan hoşlanıyo olabilirim." diye itiraf etti Kang Jun ve ekledi "Ama o şuan Tae Jun'la çıkıyor."
"Gerçekten mi? Ah, üzüldüm dostum." Mae jin, yavaşça Kang Jun'un omzunu sıvazladı. Ama bu durumu Min Sup'a sorup aslını öğrenecekti.
"Peki ya Jun Woo? Seninde bize söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?" Tae jun kaşlarını kaldırarak cevabını bekliyordu. Kararlıydı bu sefer. Ona itiraf ettirecekti.
"Hayır dedim sana. HA-YIR!!!"
"Yaa! Jun Woo!! Neden utanıyosun? Hepimiz söledik işte. Bırak gitsin." Jun woo'da söylemek istiyordu ama olmuyodu işte. Daha kendine bile itiraf edememişti. Aniden ayağa kalktı.
"Ben gidiyorum, birazdan zil çalıcak." "Bu konu kapanmadı." diye bağırdı arkasından Kang Jun. Daha çoook kez açılacaktı.
/////////////////
"SANA İ-NA-NA-MI-YOR-UUUMMM!!!" Min Hye çığlık atarak sınıfa ikizinin yanına koştu. "M-Min S-Sup!! Tae jun baksana ne getirmiişş!!" Min Sup bileğinin ağrısını yoksayarak kafasını yavaşça Min Hye'ın elindeki şeylere çevirdi.
"Şaka yapıyosun!" "Şaka değil!! gerçeek! hemde sahne arkasınada geçebilicez." Min Sup ayağa kalkıp Min Hye'la birlikte zıplamaya başladı. Hye Na ve Rae Na çoktan kapının önünde onları izliyorlardı.
"Kızlar? Neler oluyor? Ve Min Sup ayağın iyileşti mi?"
Min Sup heyecanla ayağının acısını unutmuştu. Rae Na hatırlatınca keskin bi acıyla sırasına oturdu.
"Kııızzzlaaaar!! Tae Jun gerçektendee Musicbank bileti bulmuş hemde hepimiz içinnn!! Üstüne bir de normal bilet değiller, V.I.P. biletler! Kulisleri de gezeceğiz!!!!!!" Hye Na ve Rae Na'da çığlık eşliğinde Min Hye'ın yanına koşarak bilete dokunmak istediler. Min Hye'sa onlara bağırıyordu;
"EĞER O BİLETLERİ YIRTARSANIZ KENDİNİZİ ÖLMÜŞ BİLİN. YAA! HYE NA! İNSAN GİBİ BAAK!!"
"Ohaaaaa! SHINee, SUJU, MBLAQ, FT Island, f(x).." Ağzı bir karış açık konser verecek gruplara bakıyordu.
"Elinizdekiler ne?" Jun woo, Kang Jun ve Maejin'de sınıfa gelmişti. "Musicbank biletleri!!!!" Hye Na biletleri elinde sallıyorken bi tanesini yanlışlıkla yeri düşürdü. Min Hye adeta bir kaplan gibi;
"YAAAAAAAAAAA! HYEE NAAAAA! CANINA MI SUSADIIINNN!" Hye Na tırsmış bir şekilde yerden düşen bileti aldı ve diğer biletlerle Min Hye'a verdi. Gözlerindeki korkuyu anlatacak kelime yoktu.
" Ve sizde geliyosunuz." dedi Rae Na ekleyerek.
"Tamam da nerden buldunuz? Yani bilet bulmak zordur.." arkadan gelen sese yöneldi herkes.
"Ben buldum Min Hye istediği için..." dedi Tae jun onlara yaklaşarak. "Ş-Şey evet.." Min Hye gözünün ucuyla Kang Jun'a baktı. "Barıştık mı Min Hye? Barışcağımızı sölemiştin?" Min Hye dediğini hatırladı.
"Barışırım demedim düşüneceğim dedim..." "Min Hye barış işte.. Daha ne diretiyosun.." Min Sup ikizinin şımarıklılığına göz yumamazdı. Musicbank bileti getiren herkes onun için dokunanamazdı.Ve Tae jun ona bileti getirmişti.. Tae jun'un menajeri onu çağırmasıyla ortamdaki sessizlik bozuldu.
"Bi dakka? Siz daha barışmadınız mı?" Mae Jin sormuştu. "Ne? Hayır..." Kang jun bu cevabı duymasıyla lafa girmesi bir olmuştu. "Ama Tae jun bana sevgili olduğunuzu söyledi." Min Hye'ın gözleri yuvasından çıkacak kadar açılmıştı.
"Öle bişi yok? Hem neden onla sevgili olayım ki?" "Önceden çıkmıştınız yani ne bilim.." "Ne çıkması? O sadece bizim çocukluk arkadaşımız." Min Sup yanlış anlamayı çözmesi umuduyla açıklama yapmıştı. "......." Kang jun içten içe sırıtacaktı ama dudaklarını birbirine bastırdı. Ama şunu biliyordu ki Tae jun bi dayağı hakediyodu.
"Burda dizi mi çekiyonuz yaa? Ben sınıfa gidiyorum." "Rae Na beni bekle sana bişi söylicem." Jun Woo ve Rae Na sınıftan çıkmış kendi sınıftlarına doğru ilerliyorlardı.
"Beklesene dedim." "Efendim?" "Mubank'a gidecek misin?" "Gitmeyi düşünüyorum. Eğlenceli olur yani..." "Tamam babama birlikte gidiyoruz diyelim hem izin alması kolay olur." Rae Na gözlerini kısarak Jun Woo'ya baktı. Bu neydi şimdi?
"Pekala..." "Tamam..Hadi sınıfa gidelim.." ve sınıfa doğru ilerlemeye devam ettiler.